30 Haziran 2023 Cuma

Haziran 2023: Mario

Bu yıl benim için biraz kafası karışık bir yıl oldu ama en karışığı hazirandı. Hani film izlemek istersiniz de bir türlü film seçemezsiniz ya ve film seçerken saatler geçer sonra bir bakmışsınız iki film izlenip bitirilecek saatte siz hala film seçmeye çalışıyorsunuzdur. Ne acı ama! İşte benim çoğu zamanım da böyle geçiyor. Yapacak çok şeyim var ama hangisini yapsam diğerinin boynu bükük kalıyor gibi hissediyorum. Sonra hop ona geçiyorum derken bu sefer bir diğeri bana yandan göz kırpıyor. Ne yapacağımı bilemez hale geliyorum elim ayağıma dolaşıyor. En sonunda oturup düşünmekten hiçbir şeye başlanılamamış bomboş saatlerin uçup gittiğini görüyorum ve bu çok üzücü oluyor. Bu sadece bana mı oluyor yoksa herkese mi oluyor bunu da merak ediyorum. Umarım yalnız değilimdir yoksa yıkılırım.


Casa Botter'a gittik. Açıkçası içindeki sergiden çok binayı merak ettiğim için içeriye girebilecek olmamıza heyecanlandım. Böyle eski ve şahane mimarisi olan binalar beni hep etkilemiştir. Nitekim buradan da çok etkilendim. Gitmek isteyenlere, yeri İstiklal Caddesi'nde bulunuyor. 


Sonunda yeni binasında açılışını gerçekleştiren İstanbul Modern'e gittim. Bu üçüncü gidişim oldu, sanırım yine gitmeye devam edeceğim. Önce bir vapur keyfi yaptım, ardından müze keyfi, en sonunda da kendimi Karaköy sokaklarına vurdum. Oh mis. Harika bir gündü, sanırım kendimle date en sevdiğim şey.


Sonunda youtube'a geri döndüm. Küçük de olsa bir video yükledim. Merak eden olursa -> youtube kanalım


Kadıköy sineması'nda Fleabag oyununu izlemeye gittik. İlk çıktığında biletler kapış kapış gitmişti, ek seanslardan zar zor bilet buldum.


Ve bence en önemli şey, aylardır yapmayı planladığım tuvale başlamak oldu: nihayet! Ay bitmeden tabloyu bitirmeyi planlıyordum ama beklenmedik sürprizlerle karşılaştım maalesef.


Genelde yalnız takılmayı seven biriyimdir, kendimleyken yapacak çok şey bulurum ve canım hiç sıkılmaz. Yani ben kendi kendime mutluyumdur aslında ama hayatta bazı can sıkıcı şeyler oluyor tabii ki. İstemediğin ortamlarda istemediğin durumlarda kalabiliyorsun, kalmak zorunda bırakılıyorsun. Sonra bu can sıkıcı şeylere katlanmaya çalışıyorsun, efor sarf ediyorsun. Sonra bir durup soruyorsun değer mi diye, kim için ne için? Kafamda deli sorular. 30 yaş önemli bir dönüm noktasıydı benim için. Bazı şeylerin eskiden beri farkındaydım ama bu bazı şeyleri değiştirecek gücü kendimde bulamıyordum. 32 yaşımda kafam açıldı bir sürü farkındalık kazandım. Bu farkındalıklar bir tane değil ya da hepsi birden aynı anda önüne gelmiyor. Teker teker kilitler açılıyor, yavaş yavaş farkına varıyorsun, anlıyorsun. Bazen kendimi Mario gibi hissediyorum. Tek tek engelleri aşıyorum, bazen mantar yiyip güç kazanıyorum. Umarım ben de oyunun sonunda prensese ulaşabilirim. Mesela 2 senede çok farkındalık yaşadım. Değiştim. Her şeyim değişti, kimyam değişti. Ama bu birden olmadı. Aşama aşama. Muhtemelen bu böyle sürmeye de devam edecek. 33'te başıma neler gelecek merakla bekliyorum, biraz da korkuyorum. Ama önemli olan o değişim gücünü artık kendimde bulabiliyor olmam. Bu ay biraz ay dökümü değil de iç dökümü gibi oldu ha ne dersiniz?

7 yorum:

  1. Kararsızlığın en büyük ilacı, günümzü bir gün önceden planlayarak ajandaya yazmak. Ben bu şekilde çözdüm işi. Güzel fotoğraflar, emeğinize sağlık. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok denedim, çeşit çeşit ajandalar aldım ama yok bende işlemiyor :)

      Sil
  2. yıkılmaa hepimiz insanız, türk olma halleri bu :) yutup pekiii :) istanbul modern en sevdiğim sergi mekanı :) kart almışsındır yani kart ile ucuz çünküsü :)

    YanıtlaSil
  3. Yalnız olmadığıma sevindim :')

    YanıtlaSil
  4. Ne dökümü olursa olsun güzel bir döküm olmuş yine de. :) 30'dan 32'ye doğru olan yolculuğumda bende çok şey öğrendim. Evrildim, geliştim olarak adlandırmıştım bende.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eheh teşekkür ederim :) Evet değişiyoruz, insan değişmez diyorlar bir de :)

      Sil

Yorumlarınız benim için değerli :)